27 Nis 2009

UN HELVASI

Biliyorum çok ihmal ettim bloğumu, ama inanın bu ara işlerimin yoğunlıuğu beni aldı götürdü yorgunluk diyarlarına. Etkinliğimizin bitimine de çok az bir süre kaldı ve onunla ilgili işler de oldukça zaman aldı. Bu arada etkinliğimizle ilgili çok sorulan birkaç soru var, onları da bugün yarın burada muhakkak cevaplayacağım. Gerçi soru soran bütün arkadaşlara yorum bırakarak cevap vermeye çalıştım, ama bir kez de buradan gerekli açıklamaları yapacağım. Şimdi benim birkaç işim daha var :) ben onları halletmeye dururken siz de nefis ve benim için vazgeçilmez un helvasının tadına bakın:) Bu sefer un helvasının balını tamamen süt ile yaptım, sanki daha nefis oldu.
UN HELVASI:
200 gr tereyağ
2,5 su bardağı un
Şerbeti için:
2 su bardağı şeker
2 su bardağı süt
Önce tereyağı yakmadan güzelce eritip, unu ekliyoruz ve rengi dönene kadar sürekli karıştırarak kavuruyoruz. Bu arada bir yandan şerbeti de hazırlıyoruz.Tadı ve kokusu kavrulmuş un haline gelince kaynamış şerbeti döküyoruz üzerine ve karıştırıyoruz. Şerbetini iyice çekmesi için kısık ateşte birkaç dakika bekletip, daha sonra ılıyınca istediğimiz şekli veriyoruz. Ben küçüklüğümden kalan bir gözlem sonucu unun kıvamına gelip gelmediğini az az tabağa alıp, üzerine birkaç damla şerbet dökerek ve tadına bakarak anlıyorum.

2 Nis 2009

CANIM HEDİYELEŞMEK İSTEDİ..


Hediyeleşiyoruz, evet hediyeleşiyoruz. Canım birilerine çeşit çeşit uafak tefek hediyeler göndermek istedi. Paketini açtığında yüzünde belirecek gülümsemeyi hayal etmek istedim ve güzel şeyler gördüm. O zaman hediyeleşiyoruz. İşte kurallar:
  • Hediye etkinliğine katılmak isteyenler,ad-soyad, blog adı, adres ,telefon numaraları ve mail adreslerini bahas8185@hotmail.com adresine mail olarak yollayacaklar.
  • Hediye etkinliğimize katılma süresi 01.05.2009 sabahı sona erecektir.
  • Ben etkinliğe katılmak isteyen bütün arkadaşların isimlerini küçük kağıtlara yazıp çekiliş için bekleteceğim. Süre bitince çekilişi yapacak ve katılımcı arkadaşlarımızın kimlere hediye aldığını kendilerine mail yoluyla bildireceğim.
  • Ancak kural gereği :) (hep böyle derler) katılımcılar sadece kimlere hediye aldığını bilecek, ona kimin hediye göndereceği merakını ise hediyesini açıp, mektupta öğreneceği ana kadar sürdürecek.
  • Hediye kateegorimiz pastacılık üzerine. Pasta yapmakla ilgili aklınıza ne gelirse..Bunların yanı sıra elbette isterseniz ek olarak başka şeyler de gönderebilirsiniz. İsterseniz tek bir hediye ya da küçük küçük birkaç şey..Artık size kalmış. (Bu kategori belirleme işini unutmuşum. Sağolsun arkadaşlarım hatırlattılar. Kendilerine teşekkür ederim.)

Şimdiden katılmak isteyen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ayrıca şunları hemen belirteyim; birincisi, bu benim ilk düzenlediğim bir faaliyet. Dolayısıyla eksik ya da hatalar varsa yardımcı olursanız çok sevinirim. İkincisi, bu ve buna benzer faaliyetler sanırım daha önce de yapılmıştır. Ben blog dünyasında çok eski olmadığım için bilemiyorum. Benzerlikler çalıntı olarak algılanmasın lütfen:)

1 Nis 2009

BU NASIL İŞ?

Bugün biraz olsun televizyon izlerim düşüncesiyle sabah bilgisayardan önce televizyona sarıldım. Kaç gündür helikopter kazasıydı, yerel seçimlerdi, seçim uğruna ölenler kalanlardı derken bana yine gına:) gelmişti televizyon denen aletten. Neyse eh bugün artık bu haberler bir ölçüde olsun azalmıştır dedim, televizyonu açayım derken açmamla kapamam bir oldu. Çünkü bana gelen gına:) anladım ki hala geçmemiş. Nasıl geçsin? Yahu vallahi delircem, hem de peşpeşe veriyorlar bu sinir harbi haber müsveddelerini..
Neymiş efendim Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer arkadaşlarının düştüğü helikopter kazasında enkazı bulan köylüler hakkında soruşturma açılacakmış. Bazı köylülerin "burda ne devlet var, ne asker.Bizi dinleselerdi enkaz daha önceden bulunurdu" şeklinde ki sözleri devleti küçük düşürmüş. Onun için de savcılık bu sözleri incelemeye almış. Delircemmmmm...Yahu bende mi bir algı eksikliği var yoksa her şeyi doğru anlıyorum da kimse çaktırmıyormu? Devletin onca askerinden, sivil savunma görevlilerinden, akut dan makut dan önce bu adamlar enkazı buluyor ve savcılık incelemesine giriyorlar. Ne olacak ki canım, sadece bilmem kaç bin yükseklikte ki dağlara tırmandılar, oh bir de temiz dağ havası aldılar, kar mı? Aman ne olacak canım..köylü onlar kaç metre de olsa kar onlara bir şey demez..
Lütfen demokratik olalım..lütfen.. Biz demokrasiyle, cumhuriyetimizle, bu özgürlüğü bize hediye eden Atatürk'ümüzle övünüyoruz. O zaman ne bu? Bu kadar özgürce cümleyi kuramayacak olan köylü hangi milletin efendisi ben anlamadım ki..Efendiliği kim kaybetmiş ki bizim köylüler bulsun..
Bu olay zaten yeterince üzdü hepimizi. En çok da bir insanın sadece dizi kırıkken, bağıra bağıra ölmesi, ölümü beklemesi yeterince kötü. Ben, çoğu zaman içinde saklamayı tercih ettikleri zeka ve yürekliliklerini bu sefer dışa vuran ve kar demeden, soğuk demeden evlerini, çocuklarını bırakıp çalışmalara katılan bütün köylülere minnet duyuyorum.
İkinci cinnet meseleme gelince; hala bitmeyen şu seçim gailesi.. Ya akşama kadar şu sokakta bangı bangır saçma ötesi müziklerle propaganda yapıp geçerlerken, ben de "of şu seçimler bitse de kurtulsak" diye sinir harbi geçiriyordum. (Ben tam çocuğu uyutuyorum, onlar bangı bangır müzik açmışlar. Bir de iyi müzikler olsa. Tabii çocukcağız da "ıngaaaaaa...ıngaaa...":)) diye ağlayarak uyanmıyor mu..of..yaklaşmayın yanıma.
Zaten bu sene ki seçimlerde liderler ve yanlarında ki büyük isimlerden çok seçim olayları daha ilgi gördü.
Dün akşam izliyorum; bilmem nerenin ilçesinde seçime 1 hafta kala iktidar partisinin belediye başkan adayı vefat ediyor. Buna karşın ismi aday listesinden silinmiyor ve seçimlerde birinci olarak çıkıyor. Ancak kendisi mefta olduğu için ikinci sırada gelen muhalefet partisinin adayı başkan koltuğuna oturuyor. Vefat eden kişinin yakınları özellikle kadınlar:(( ortalığı yıkıyorlar. Neymiş? Başkanlığı kabul edilen o kişi görevinden alınacakmış, onu kabul etmiyorlarmış, yerine başkan vefat eden kişinin partisinden biri gelecekmiş. Köylü bir teyzem diyor ki; "hayır, biz o geleni kabul etmiyoruz, madem oğlumuz öldü onun ismi yaşayacak ve onun partisinden biri başkan olacak" mış......
Ah cehalet..ah cahil halkım benimm...diye bir türkü bile tutturmuşum o anda, onu söylüyorum. Yahu teyzecim bu demokrasi, başka şeye benzer mi? Öyle kafana göre birini oturtursan demokrasi nerde kaldı?
Haaaa bir de bizim mahalle muhtarlığı..Burası da bir alem. Yıllardır aynı muhtar var burda ben kendimi bildim bileli. Bu sene bir bayan da aday olmuş, millet onu ayıplıyor. "Burda yılların muhtarı varken kim seçer onu "diyorlar. Şimdi ki muhtarın babası da önceden bu mahallenin muhtarıymış, bizim muhtara da babasından kalmış bu meslek. Başka muhtar düşünülemezmiş. Yahu yine ne alakası ver diyeceğim. Kraliyet mi bu da babadan oğula geçsin..Delircem.Demokrasi bu teyzecim demokrasi.. Başka şeye benzemez.
Anlaşılan o ki; bize demokrasinin nasıl bir şey olduğunu unutturmuşlar. Birbirimize demokrasiden uzak barbarca, vahşice davranırken demokrasi denilen şeyi unutmuşuz. İlkokulda bize resimlerle, kartonlarla, piyeslerle ve ısrarla anlatılan demokrasiyi hiç kaybetmesek keşke.