Bugün biraz olsun televizyon izlerim düşüncesiyle sabah bilgisayardan önce televizyona sarıldım. Kaç gündür helikopter kazasıydı, yerel seçimlerdi, seçim uğruna ölenler kalanlardı derken bana yine gına:) gelmişti televizyon denen aletten. Neyse eh bugün artık bu haberler bir ölçüde olsun azalmıştır dedim, televizyonu açayım derken açmamla kapamam bir oldu. Çünkü bana gelen gına:) anladım ki hala geçmemiş. Nasıl geçsin? Yahu vallahi delircem, hem de peşpeşe veriyorlar bu sinir harbi haber müsveddelerini..
Neymiş efendim Muhsin Yazıcıoğlu ve diğer arkadaşlarının düştüğü helikopter kazasında enkazı bulan köylüler hakkında soruşturma açılacakmış. Bazı köylülerin "burda ne devlet var, ne asker.Bizi dinleselerdi enkaz daha önceden bulunurdu" şeklinde ki sözleri devleti küçük düşürmüş. Onun için de savcılık bu sözleri incelemeye almış. Delircemmmmm...Yahu bende mi bir algı eksikliği var yoksa her şeyi doğru anlıyorum da kimse çaktırmıyormu? Devletin onca askerinden, sivil savunma görevlilerinden, akut dan makut dan önce bu adamlar enkazı buluyor ve savcılık incelemesine giriyorlar. Ne olacak ki canım, sadece bilmem kaç bin yükseklikte ki dağlara tırmandılar, oh bir de temiz dağ havası aldılar, kar mı? Aman ne olacak canım..köylü onlar kaç metre de olsa kar onlara bir şey demez..
Lütfen demokratik olalım..lütfen.. Biz demokrasiyle, cumhuriyetimizle, bu özgürlüğü bize hediye eden Atatürk'ümüzle övünüyoruz. O zaman ne bu? Bu kadar özgürce cümleyi kuramayacak olan köylü hangi milletin efendisi ben anlamadım ki..Efendiliği kim kaybetmiş ki bizim köylüler bulsun..
Bu olay zaten yeterince üzdü hepimizi. En çok da bir insanın sadece dizi kırıkken, bağıra bağıra ölmesi, ölümü beklemesi yeterince kötü. Ben, çoğu zaman içinde saklamayı tercih ettikleri zeka ve yürekliliklerini bu sefer dışa vuran ve kar demeden, soğuk demeden evlerini, çocuklarını bırakıp çalışmalara katılan bütün köylülere minnet duyuyorum.
İkinci cinnet meseleme gelince; hala bitmeyen şu seçim gailesi.. Ya akşama kadar şu sokakta bangı bangır saçma ötesi müziklerle propaganda yapıp geçerlerken, ben de "of şu seçimler bitse de kurtulsak" diye sinir harbi geçiriyordum. (Ben tam çocuğu uyutuyorum, onlar bangı bangır müzik açmışlar. Bir de iyi müzikler olsa. Tabii çocukcağız da "ıngaaaaaa...ıngaaa...":)) diye ağlayarak uyanmıyor mu..of..yaklaşmayın yanıma.
Zaten bu sene ki seçimlerde liderler ve yanlarında ki büyük isimlerden çok seçim olayları daha ilgi gördü.
Dün akşam izliyorum; bilmem nerenin ilçesinde seçime 1 hafta kala iktidar partisinin belediye başkan adayı vefat ediyor. Buna karşın ismi aday listesinden silinmiyor ve seçimlerde birinci olarak çıkıyor. Ancak kendisi mefta olduğu için ikinci sırada gelen muhalefet partisinin adayı başkan koltuğuna oturuyor. Vefat eden kişinin yakınları özellikle kadınlar:(( ortalığı yıkıyorlar. Neymiş? Başkanlığı kabul edilen o kişi görevinden alınacakmış, onu kabul etmiyorlarmış, yerine başkan vefat eden kişinin partisinden biri gelecekmiş. Köylü bir teyzem diyor ki; "hayır, biz o geleni kabul etmiyoruz, madem oğlumuz öldü onun ismi yaşayacak ve onun partisinden biri başkan olacak" mış......
Ah cehalet..ah cahil halkım benimm...diye bir türkü bile tutturmuşum o anda, onu söylüyorum. Yahu teyzecim bu demokrasi, başka şeye benzer mi? Öyle kafana göre birini oturtursan demokrasi nerde kaldı?
Haaaa bir de bizim mahalle muhtarlığı..Burası da bir alem. Yıllardır aynı muhtar var burda ben kendimi bildim bileli. Bu sene bir bayan da aday olmuş, millet onu ayıplıyor. "Burda yılların muhtarı varken kim seçer onu "diyorlar. Şimdi ki muhtarın babası da önceden bu mahallenin muhtarıymış, bizim muhtara da babasından kalmış bu meslek. Başka muhtar düşünülemezmiş. Yahu yine ne alakası ver diyeceğim. Kraliyet mi bu da babadan oğula geçsin..Delircem.Demokrasi bu teyzecim demokrasi.. Başka şeye benzemez.
Anlaşılan o ki; bize demokrasinin nasıl bir şey olduğunu unutturmuşlar. Birbirimize demokrasiden uzak barbarca, vahşice davranırken demokrasi denilen şeyi unutmuşuz. İlkokulda bize resimlerle, kartonlarla, piyeslerle ve ısrarla anlatılan demokrasiyi hiç kaybetmesek keşke.