25 Şub 2009

BEŞ ÇAYINA ELİ BOŞ GİDİLMEEEEZ....


Sevgili arkadaşımız Seval' ın gerçekleştirdiği "5 Çayına Lokmalık Mini Tatlar" etkinliğine gönderiyorum trufflarımı. İlk akla gelen misafire ikramlar da olsa ben gittiğim yerlere elim boş gitmeyi hiç sevmediğimden olsa gerek misafirliğe giderken elime bir kutu truff alıp gideyim dedim. Bu truffları geçen hafta bir arkaşıma giderken hazırlamıştım. Yoğunluktan orada tatma fırsatı bulamasak da eminim hoş bir lezzeti olmuştur.

24 Şub 2009

GECİKMİŞ BİR YORUM


Issız Adam'mı desem, yalnız adam mı desem yoksa öküz adam mı desem? Hayatta ne istediğini bilmeyen, sürekli arıza çıkaran, Ada gibi piyangoyu kaçıran adama ne desem bilemedim. Maalesef filmi izlemek için oldukça geç hareket ettim. Ama iyi ki izlemişim. Herkese öneriyorum. Zaten birçoğunuz izlemiştir. Gecikmiş bir yorumun gecikmiş enstantaneleri:

  1. Hayatımda ilk kez bir filmi sinemada iki kez seyretmiş olmama rağmen halan Ada ve Alper'in keyifli tanışmalarının etkisindeyim.
  2. Filmi kaç kere seyrederseniz seyredin eski şarkılar kendinden hiç bıktırmıyor.
  3. Havuçlu kekin tarifini son ana kadar bekledim.
  4. Filmin özellikle ikinci bölümünü nefes aldığınızı unuturcasına izliyorsunuz.
  5. Çağan Irmak sesimi duymaz biliyorum ama ben yine de ona teşekkür ediyorum; bana son yıllarda izlediğim en değişik ve en güzel filmi sunduğu için.
  6. İnanın hayatta Alper gibi arızalar çok. Bize "ulan bu adamın her şeyi var; işi,parası, güzel bir eşi, sağlığı. Daha Allah'tan belasını mı ister" dedirten.
  7. Bu sebeptendir ki hikaye çok içimizden, çok hayattan ve gerçekçi.
  8. Artık şunları düşünmek istemiyorum: O kız çocuğu gerçekten Ada'nın mı yoksa arkadaşının mı.. Bu filmin ikicisi de olur mu.. Ne olacak bu Alper gibilerin halleri..

20 Şub 2009

DOĞRU SÖYLEYENİ VALLA KÖYÜNDEN KOVARLAR:))


İşadamı, ofisinde geç saatlere kadar sekreteri ile ciddi ciddi çalışır. Geç olmuştur, günün yorgunluğuna ek olarak acıkmışlardır.

'Hadi çıkalım artık, gidip bir şeyler yeyip evlerimize gidelim' çıkarlar, bir lokantada iyi bir akşam yemeği yerler, biraz da alkol alırlar, sonra işadamı, sekreterini evine bırakır.

O ara, sekreter, nezaketen, bir kahve içmek isteyip istemediğini sorar.İşadamı da neden olmasın diye düşünüp kabul eder. Kahveyi içki takip eder, içkiden sonra ruhlar ısınır ve birlikte olurlar.

İşadamı kalkar, evine gider. Sabah 04 civarıdır.. Arabayı parkeder, cebinden bir tebeşir çıkartır, ceketine pantolonuna bir kaç çizik atar biraz tebeşir tozu serper ve içeri girer.

Karısı ayakta beklemektedir. 'Neredeydin ?' diye sorar. İşadamı da ; Aysel'le geç saate kadar çalıştık, sonra yemeğe gittik, onu eve bıraktım yemekten sonra, ama beni kahve içmeğe çağırdı, kahveydi, sohbetti, içkiydi derken kendimizi yatakta bulduk, ancak toparlandım, geç kaldım, özür dilerim karıcım' der.

'Yalancııııı ! Yine bütün gece o zibidi arkadaşlarınla bilardo oynayıp bira içtin di mi ! sen adam olmayacaksın ruhun serseri !

Bu fıkrayı çok sevdiğim bir arkadaşım e-posta olarak yollamış, ben de sizinle paylaşmak istedim. Bedeli ve nedeni ne olursa olsun insan yine de yalan söylememeli. Yine de zaman zaman şaşıyoruz. Yazının sonundaki cümle ise şuydu; daima doğruyu söyleyin. Nasıl olsa karşınızdaki inanmak istediğine inanır.

18 Şub 2009

ANNEMİN GÜNÜ

Sonunda bilgisayarımla birbirimize kavuştuk ve bende buradayım çok şükür. Blogumu ço0k özledim:( Ancak ev halkının bitmek bilmeyen hastalık halleri beni mutfakdan epey uzak bıraktı. Benim son bulmayan farenjitim, daha sonra oğluma bulaştırmamla beraber onun başlayan boğaz enfeksiyonu, annemin acil olarak bir günde olduğu safra kesesi ameliyatı derken biz iyice koptuk. Şu bitmek bilmeyen grip mikrobunu bulaştıranı elime bir geçirsem vallahi mahvedeceğim. Bu nasıl bir mikropmuş ya Allah'tan annem gününü yaptı ve sonrasında ameliyet oldu:) Ben o gün en çok kumpir yedim galiba.Çok leziz olmuştu. Çoğunu görüntüleyemesemde
Annemin Menüsündekiler:
Öncelikle Türk Kahvesi Eşliğinde Truff
Aşure
Fırında Sigara Böreği
Kumpir
Kereviz Salatası
Kremalı Milföy Dilimleri
Muhallebili Elma Tatlısı

MUHALLEBİLİ ELMA TATLISI:
1 paket petibör bisküvi
6 adet elma
1 çay bardağı iri ufalanmış ceviz
1 tatlı kaşığı tarçın
1 su bardağı hindistan cevizi

Kreması İçin:
1 kg süt
1 su bardağı toz şeker
2-3 yemek kaşığı un
Damla Sakızı

Elmaları Pişirmek İçin:
Toz Şeker ve Su
Öncelikle elmalardan bir tanesini rendeleyip, cevizle birlikte kısık ateşte birkaç dakika soteliyoruz. Ocaktan alınca içine tarçını ekliyoruz. Geniş bir borcama bisküvileri 2 kat olarak yanyana diziyoruz. Üzerine sotelediğimiz elmalardan küçük yuva halinde koyuyoruz. Diğer elmaları soyup, ikiye kesiyoruz. Çekirdek yataklarını temizleyip, tencereye diziyoruz. Her birinin üzerine 1 tatlı kaşığına yakın şeker koyup az su ekleyerek elmalar dağılmadan yumuşayana kadar pişiriyoruz. Daha sonra pişen elmaların iç kısımlarını yuva yuva yaptığımız elmaların üzerine düzgünce kapatıyoruz. Krema malzemeleriyle muhallebisini yapıp elmaların üzerine birer kepçe döküyoruz. En son bolca hindistan cevizi serpiyoruz. Bu tarifin asıl hali Oktay Usta'ya ait olmakla birlikte ben bazı değişikliklerle sunuyorum. Afiyet olsun.